Robotlar 10 Yıl İçinde Öğretmenlerin Yerini Alabilir


Yarının Öğretmenleri

Robotlar, 2027 yılında öğretmenlerin yerini alacak.

İngiliz eğitim uzmanı Anthony Seldon'un Eylül ayındaki İngiliz Bilim Festivali'nde ortaya attığı iddia bu şekilde.

Seldon, spesifik bir tarih veren ilk kişi olabilir ancak teknolojinin insan emeğinin yerini alma konusundaki potansiyelini vurgulayan ilk kişi değil. Birçok araştırma, teknolojinin yakın gelecekte küresel ekonomiyi alt üst edeceğini ve milyonlarca kişiyi işsiz bırakabileceğini söylüyor. Ancak hedef tahtasında hangi mesleklerin olduğu bir tartışma konusu.

Bazı uzmanlar, otonom sistemlerin bir şekilde insan doğasına pek de uygun olmayan, zahmetli ve tehlikeli işleri insanların elinden alacağı görüşünde. Aslında bu, günümüzde gerçekleşiyor. Örneğin robotlar, nükleer felakete uğramış bölgelerde veya ağır inşaat işlerinde kullanılıyor. Ancak masabaşı işlerin durumu da çok farklı değil. Makineler, finans uzmanlarının, muhasebe ve reklam beyinlerinin yerini alıyor. 

Öğretmenlerin durumunun farklı olduğunu düşünebilirsiniz. Çünkü öğrencilerin hepsi farklı şekillerde öğrenir ve iyi bir öğretmen her öğrenciye uygun bir metot geliştirmelidir. Bazı öğrencilerin davranışsal ya da psikolojik sorunları olabilir ki bu meseleyi daha da karmaşıklaştırır. Bazı veliler aşırı müdahaleci, bazıları ise ilgisizdir. Bir öğretmenin tüm bu engellerin üstesinden gelmesi gerekir.

Kısacası, öğretmenlik neredeyse süperkahraman seviyesinde empati, dayanıklılık ve düzen becerisi gerektirir. Bu niteliklere sahip bir robot tasarlamak hiç de kolay bir iş değil. Ama günün birinde eğitimdeki sistematik meseleleri çözebilecek yapay zekalara gerçekten sahip olamaz mıyız?

Gelişim Payı

2015 yılında UNESCO, 2030 Yılı Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi'ni kabul etti. Hedef, sürdürülebilir kalkınma yoluyla yoksulluğu ortadan kaldırmak. Listede, herkesin kaliteli eğitime eşit derecede erişme hakkının sağlanması da yer alıyor. İlkokul ve ortaokulun tamamen ücretsiz olması, gelişmiş eğitim imkanlarına erişim ve nitelikli öğretmenlerden eğitim almak, özel hedeflerin başında geliyor.

Bazı toplumların bu hedeflere ulaşması için önlerinde çok uzun yıllar var. UNESCO 2014 raporuna göre, 5-11 yaş arasındaki ilkokul çocuklarının %9'u okula gitmiyor. Ortaokul çağındaki çocuklarda bu oran %16'ya çıkıyor. Okula gidemeyen çocukların %70'den fazlası Güney Asya ve Sahra Altı Afrika'da yaşıyor. Ayrıca bölgedeki okulların çoğunun fiziksel imkanları yetersiz ve öğretmenlerin %26 ile %56'sı yeterli eğitime sahip değil.

UNESCO'nun kaliteli eğitime eşit erişim hedefine ulaşmak için daha fazla nitelikli öğretmene ihtiyaç var. Aynı rapora göre 20,1 milyon ilkokul ve ortaokul öğretmenine daha ihtiyaç var. Ayrıca gelecek 13 yıl içinde 48,6 milyon öğretmenin emeklilik, sözleşme bitişi ya da iş değişikliği gibi nedenlerle eğitim sektörünün dışında kalacağı tahmin ediliyor.

Bu ciddi bir sayı. Robot öğretmenlerin bu açığı kapaması çok kolay. Elbette bütün bir mesleği otomatize etmek için çok fazla zaman ve para gerekir. Ancak kuruluş masraflarının ardından, idareciler dijital öğretmenlere her ay maaş ödemek zorunda kalmayacak. Yapılan bu tasarruf ile tüm gençlere eğitim sağlamak için gereken maliyet karşılanabilir.

Dijital öğretmenler izin kullanmaz ve işe de geç kalmaz. Müfredattaki en küçük değişiklik anında dijital öğretmenlere yüklenebilir ve sistem asla hata yapmaz. Eğer iyi programlanırsa, dijital öğretmenler öğrencilerin cinsiyeti, etnisitesi, sosyo-ekonomik seviyesi ya da kişiliği nedeniyle bir önyargı da geliştirmez.

Yine de önümüzde gidilecek çok yol var.

Eğitim sistemleri, "eğitimi veren öğretmen kadar iyidir". Bugünün robotları nitelik açısından insan öğretmenlerin yerini alamaz. Doğrusu, gelecek on yıl içinde de bu mümkün gözükmüyor. Eğitim özelinde şu ana kadar insanla rekabet edebilecek bir dijital sistem geliştirilemedi. 

Diğer yandan, robotlar hiçbir zaman insan öğretmenlerin yerini alacak kadar yeterli olamayabilir de. Londra Kolej Üniversitesi Bilgi Laboratuvarı'ndan profesör Rose Luckin bunu iddia ediyor: "Bir insan öğretmenin günlük olarak yerine getirdiği geniş çeşitlilikteki görevleri bir robotun asla başaramayacağına inanıyorum".

Luckin bir noktaya kadar haklı olabilir. Günümüzdeki makineler, birçok işi yapabiliyor olsa da ders müfredatı dışındaki zor sorular karşısında bir öğretmen kadar başarılı değiller. Ancak en önemlisi bugünün robotlarının bir öğretmen gibi empati kuramaması ve öğrencilere ilham verememesi.

Bu, robotların öğretmenlerin yerlerini almayacakları anlamına gelmiyor. İnsan ve robot öğretmenleri doğrudan karşılaştıran çok az araştırma var. Bu yüzden insanların robotlara göre ne kadar başarılı olduğu çok açık değil.

Her durumda yapay zekanın ve otonom sistemlerin eğitim sisteminde yardımcı bir rolü olabilir. Hem öğretmenlerin hem de öğrencilerin faydalanacağı bu sistemde, yapay zekanın içgörüden yoksun olması da sorun teşkil etmeyebilir.

Her Sınıfta Yapay Zeka

Öğretmenler için derste düzeni sağlamak yorucu bir iştir. Ayrıca öğretmenlerin akşamları ve haftasonları ders hazırlamak ve sınav kağıdı okumakla geçer.

Peki yapay zeka sınıfta bir yardımcı olarak yer alsa nasıl olurdu? Luckin, bu şekilde düşünüyor. Yapay zeka öğretmen asistanı yoklama alma ya da rutin not verme gibi görevleri yerine getirebilir. Ayrıca online eğitim kaynaklarını kullanarak otonom bir şekilde ders içerikleri oluşturabilir.

Öğretmenler üzerindeki aşırı iş yükünü azaltarak öğretmenlerin daha az stres yaşamasına yardımcı olabilir. Bu da muhtemelen öğretmenlerin motivasyonlarını arttırır. Luckin, önümüzdeki 10 yıl içinde her öğretmenin bir yapay zeka asistana sahip olabileceğini düşünüyor. Böylece öğretmenler öğrencilerin ihtiyaçlarını daha iyi kavrama şansına sahip olacak.

Sınıflarda yer alacak dil işletim sistemleri, ses ve yüz tanıma, göz tarama ve diğer psikolojik sensörler yardımıyla yapay zeka her öğrenci hakkında bilgi toplayıp analiz yapabilir. Öğrencinin bilgi seviyesini ölçmek amacıyla test yapmak yerine öğretmenler gerçek zamanlı veriye ulaşarak öğrencinin kapasitesini neden tam olarak kullanamadığını öğrenebilir. Öğrenci performansını etkileyen uyku, beslenme, duygu durumu hakkında her bir öğrenci özelinde bilgi toplanabilir.

Öğretmen bu bilgiyi kullanarak her bir öğrencinin ihtiyacına göre özel eğitim stratejileri geliştirebilir. Yapay zekanın hazırladığı listeler hangi öğrencinin neye ihtiyacı olduğunu hızlı bir şekilde öğrenme imkanı tanıdığından, öğretmene düşen içeriğe odaklanmak olur.

Bu sistem, başarıyı arttırmak için gereken davranışlar konusunda öğrencinin kendisine de yardımcı olur. Örneğin öğrenci sınavdan önceki gün iyi uyuyamadığında, sınav sabahı kahve içtiğinde  ya da yürümek yerine otobüsle okula geldiğinde düşük not aldığını fark edebilir. Davranışlarında değişikliğe giderek sonraki sınavlarda başarısını arttırabilir.

Benim Sınıfımda Olmaz

Her öğretmenin bir asistan yapay zekaya ya da her öğrencinin bir yapay zeka yaşam koçuna sahip olması için bir süre daha beklememiz gerektiği ortada. Gereken teknolojiyi geliştirmek işin kolay tarafı ve pek çok araştırmacı şu an bunun üzerinde çalışıyor.

Asıl zor olan, öğretmenleri, öğrencileri ve velileri eğitimde yapay zekadan yararlanmak konusunda ikna etmek. Kimileri işsiz kalabileceği endişesiyle teknolojiye karşı önyargılı, kimileri ise Elon Musk ve Stephen Hawking gibi isimler tarafından dile getirilen kıyamet senaryolarına karşı fazla hassas.

Eğitimde inovasyon üzerine öğretici kaynak ve materyal yayınlayan TeachTought kurucusu Terry Heick, "eğitim doğası gereği bir insan faaliyeti olduğundan" öğretmenlerin otomasyona karşı daha dirençli olduğunu belirtiyor. "Sembolik akıldan yoksun robotlar" eğitim sürecine dahil olduğunda öğretmenler, yaptıkları işin kolayca yapılabilen bir işmiş gibi algılanabileceği konusunda endişeliler. Oysa Heick'a göre durum tam tersi. Öğretmenlik gibi "imkansız" bir görev karşısında sağlanacak her türlü kolaylık, öğretmenleri daha da yüceltecektir.

Bu direnci kırmak için Luckin, araştırmacıların ve teknoloji üreten şirketlerin eğitim robotlarının tasarım sürecine öğretmenleri, velileri ve öğrencileri de dahil etmeleri gerektiğini vurguluyor. Zaafları gelişim aşamasında saptayabilmek için tüm paydaşların katkıları ve kendi deneyimleri çok değerli. Ürünü nihai hale getirirken araştırmacıların eğitimcilerin, velilerin ve öğrencilerin ihtiyaçları doğrultusunda hareket etmesi gerekir. Böylece şüpheciler de yapay zekanın öğrenme deneyimine nasıl bir katkı sağladığını görebilir.

Bu sürecin doğru bir şekilde işlemesi için, yavaş ve adım adım ilerlemeliyiz. 


Bu yazının İngilizce orijinal versiyonu aşağıdaki adreste yer almaktadır. Yazı, Eğitim Ağacım tarafından kısaltılarak Türkçe'ye aktarılmıştır.

https://www.weforum.org/agenda/2017/12/why-robots-could-replace-teachers-as-soon-as-2027


Yorumlar